"Ödev ST.Tr.Gg | Netteki Hocanız...
  Yaprak Dökümü
 
Eserin baş kahramanı Ali Rıza Bey, Bâbıâlî’den yetişmiş bir mülkiye memurudur. 
Otuz yaşına kadar Dahiliye kalemlerinden birinde çalışmıştır. İnsanların paradan 
başka şeylerle de mutlu olabileceklerine ve iyi ahlâkın bir insan için en büyük 
hazine olduğuna inanmayı ilke edinmişti.

Annesi ve kızkardeşinin ard arda ölümüyle İstanbul'dan soğumuş, Suriye'de bir 
kaza kaymakamlığı görevi almıştı. Sonraları Anadolu'nun çeşitli şehirlerinde yirmi beş yıl 
çeşitli memurluk görevlerinde bulunur.

Kırk yaşlarına doğru evlenir ve beş çocuk sahibi olur. Trabzon'un bir sancağında mutasarrıflık görevinde iken, haklı fakat zayıf bir kişiyi; haksız ama kasaba eşrafından güçlü bir kişiye karşı koruyup, adaletin gerçekleşmesini sağlayınca görevinden alınır. Bunun üzerine İstanbul’a döner.

Bir müddet işsiz gezdikten sonra tesadüfen karşılaştığı eski bir öğrencisi vasıtasıyla, 
onun müdürü olduğu bir şirkete mütercim olarak girer.

Fakat bir süre sonra, yine aynı şirkete bu sefer kendisinin aracılığıyla memûre olarak 
alınan bir tanıdığının kızıyla müdürün evlilik dışı ilişkide bulunduğunu öğrenince 
o işi de terkeder.

Aynı gün, Ali Rıza Bey’in tek erkek evladı ve beş çocuğundan en büyüğü olan 
Şevket, bir bankaya memur atanır. Bundan sonra Ali Rıza Bey evin yönetimini 
oğluna bırakır ve emeklilik hayatına başlar.

Artık evde babalık hakimiyeti kalmamıştır. Hanımı ve artık büyüyen kızları 
parasızlıktan dolayı hep sorun çıkarırlar. O da kendini kahvehânelere atarak 
oralarda teselli bulmaya çalışır.

Oğlu Şevket, çalıştığı bankadaki Ferhunda adında, evli bir kadınla ilişkide bulunur. 
Bunu öğrenen kocası Ferhunde’yi boşar; Şevket de onunla evlenmek zorunda kalır.

Evin yeni üyesi Ferhunde, bir süre sonra evin yeni hakimi haline gelir. 
Ali Rıza Bey'in kızları Leyla ve Necla'yı kendi tarafına çeker ve zaten eve 
kapanmaktan şikayetçi olan bu kızlarla, o davet senin bu davet benim dolaşmaya başlarlar.

Ali Rıza Bey'in büyük kızı Fikret ise bu evden ve yoksulluktan kurtulmak 
için elli yaşında ve üç çocuk sahibi bir adamla evlenip Adapazarı'na gider.

Olanca fakirliklerine rağmen aşırı derecede müsrif davranan ev halkı, 
sonunda zor duruma düşer. Şevket, çalıştığı bankadan aldığı parayı 
yerine koyamadan yakalanınca, bir buçuk yıl hapse mahkum olur. 
Bunu fırsat bilen ve zaten evdeki yoksulluktan da hep şikayet eden 
Ferhunde evi terkeder.

Birgün Leyla'ya Suriyeli bir adam talip olur. Kız tarafı tam kabul etmişken 
adam, Leyla'da hoşlanmadığı bir hareket görmesi nedeniyle ondan 
vazgeçtiğini; ancak verirlerse küçük kızları Necla ile evlenebileceğini söyler. 
Adamın zengin olduğunu sandıklarından bunu da kabul ederler. 
Fakat Necla adamla evlenip Suriye'ye gidince, aslında onun başka 
karıları ve yarım düzineden de fazla çocuğu olan ve pek de zengin
 olmayan bir yalancı olduğunu görür. Artık Necla da mutsuzdur.

Tam evliliğe yaklaşmışken reddedilen Leyla ise bunalıma girmiştir. 
Bir müddet eve kapanır. Doktorun açık havada gezmesini tavsiyesi 
üzerine dışarılarda gezmeye alışır ve böylece eski davetlerden tanıştığı 
kötü kişilerle tekrar karşılaşır. Ve bir süre sonra cahilliği, parasızlığı ve 
güzelliği yüzünden kötü yola düşer.

Bunu duyan Ali Rıza Bey, Leyla'yı evden kovar. Karısının, barışmalarında ısrarı üzerine Ali Rıza Bey bunu kabul etmeyerek, evi terkeder ve Adapazarı'na kızı Fikret'in yanına gider. Fakat orada da rahat edemez ve on beş gün kaldıktan sonra tekrar İstanbul'a döner.

Bir süre evine uğramadan İstanbul'da dolaşır. Soğuk bir kış günü, sol el ve ayağı felç olur. Arkadaşları vasıtasıyla hastaneye yatırılır. Olayı duyan kızı Leyla ve karısı yanına gelirler ve artık iyice çökmüş olan Ali Rıza Bey barışarak eve dönmeyi kabul eder.

Kızı Leyla artık, düştüğü kötü yoldan elde ettiği kirli paralarla da olsa oldukça zengindir. Hatta annesiyle beraber, düştüğü o kötü yolda kendisine hediye edilmiş bir evde yaşamaktadırlar.

Ali Rıza Bey ise, yıllar önce: "Kızlarının ahlâksızlıklarına göz yumarak, 
para yiyip geziyor !" diye kızdığı eski bir kahvehâne arkadaşıyla aynı durumda olarak, kızı Leyla'dan gelen paralarla, takım elbiseler içinde, mutlu bir halde yaşıyordur. Yalnız, onu mutsuz eden bir tek şey vardır: "Kendisine o eski sözlerini hatırlatan, eski kahvehâne arkadaşlarıyla yolda göz göze gelmek..."
 
 
  ––––•(-•Bugün 90 ziyaretçi (100 klik) kişi burdaydı•-)•––––  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol